Euroleague

Euroleague

6 Ağustos 2010 Cuma

2001'den 2010'a Milli Takım..

Ülke olarak ev sahipliği yaptığımız ve ikincilik gibi inanılmaz bir sıralama ile bitirdiğimiz 2001 Avrupa Basketbol Şampiyonasındaki başarının 2010 Dünya Basketbol Şampiyonasında yinelenmesini arzulayan sporsever taraftarlardan bir tanesi de benim. Ancak gerçekçi olduğunu düşündüğüm bazı görüşlerimi sizlerle de paylaşmak istiyorum. 2001’deki efsaneleşen kadromuzla şu anki kadromuz arasında kesinlikle dağlar kadar fark yok. Oyun kurucu ve basketbol terimiyle “ iki numara “ pozisyonunda büyük sıkıntı yaşayacağımız aşikar. Gelin 2001’deki bu pozisyonlarda görev yapmış oyuncularımızla bu şampiyonada forma giyecek oyuncularımıza bir göz atalım.

2001 : Orhun Ene, Kerem Tunçeri
2010 : Kerem Tunçeri, Engin Atsür, Ender Arslan, Evren Büker

2001 : Harun Erdenay, İbrahim Kutluay, Ömer Onan
2010 : Sinan Güler, Cenk Akyol, Ömer Onan

Gördüğümüz gibi aradan dokuz sene geçmiş olmasına rağmen halen 2001’de oynamış oyuncularımız günümüzde halen milli takım formasını giymeye devam etmekte. Oyun kurucu pozisyonunda görev alacak oyuncularımız Kerem ve Ender maç boyunca sertliklerini oyunun tümüne yayabilirse pota altı oyuncularımız bir nebze olsun rahatlayacaktır. Hatırladığınız gibi 2009’da yaşadığımız en büyük problemlerden bir tanesi buydu. Adam adama savunma uygulamayı bir türlü beceremeyen milli takım sonunda tabiri caizse Allah ne verdiyse rakibine çember göstermeme politikası uygulamış, pota altında Semih ve Ömer’in boy avantajından yararlanıp rakiplerini durdurmuştur. Hücumda Ömer Aşık ile pota altını çok etkili kullanmamız ve rahat skor bulmamız sadece grup maçlarında baki kalmış olup Slovenya maçından itibaren bu planımız suya düşünce Koç Tanjeviç’in herhangi bir “ b “ planının olmayışı turnuvayı hüsranla kapatmamıza sebep olmuştur.

Konumuza geri dönecek olursak, 2001’deki şutör alternatiflerimiz bu sene azalmış durumda. Dokuz senedir ikinci bir İbrahim Kutluay yetiştirememiş olmamız basketbolda altyapımızın çok gelişmiş olduğunu iddaa eden sayın basketbol otoritelerine cevap niteliğindedir.. Üzerine sorumluluk alacak, kritik anlarda topu eline alıp çembere yollayacak sürpriz bir oyuncumuzun olmayışı da cabası. Bu görev için Tanjevic ve ekibi Cevher Özer, Cenk Akyol gibi iki enteresan oyuncuya güvenmiş olabilir fakat bu iki ismin de tecrübeleri çok kısıtlı, ayrıca performansları maçtan maça değişebilecek randımansız oyuncular kategorisinde. En büyük kozumuz olacak Nba patentli oyuncularımız Hidayet ile Ersan’dan beklentilerimiz oldukça yüksek ancak onların da ne kadar verimli olup olmayacağı belli değil. Keşke Hidayet sazı her eline aldığında hücumdan skor ile dönebilsek ama onun da form durumunun ve özellikle ruh halinin iyi durumda olmasının büyük önemi var. Kendisinin oyun içerisinde sinirlendiği zaman ne kadar savurgan top kullandığını, basit fauller aldığını kendini zorla bench’e aldırdığı maçları çok net hatırlamaktayız. Ersan ise hem Avrupa tecrübesi hem Nba tecrübesi genç yaşta çok fazla olan bir oyuncumuz. Onun üzerine kurulacak eminim birkaç set oyunumuz oluşacaktır. Hem üç hem dört numaralı pozisyonlarda görev yapabilen Ersan atletik vücudunu, uzun kollarını savunmada iyi kullanmayı başarırsa takımımıza büyük sertlik kazandıracaktır.

Sonuç olarak, Milli Takım bu turnuvaya fizik&kondisyon olarak çok iyi hazırlanmalıdır. 40 dakika takım savunması yapmaya çalışan, hücumda topu döndüre döndüre kullanan bir takımın enerjisi ve dayanıklılığı üst seviyede olmalıdır. Başarı için en önemli nokta ise hücumda gerçekleştireceğimiz oyun alternatiflerimizdir. Dış şut kullanmayı becerebilen oyuncu sayımızın yetersizliği bizi pota altına itmekte olsada rakiplerimiz buna çözüm bulduğu ve uzunlarımıza gereken sertliği gösterdiği takdirde geçtiğimiz senelerde yaşanan problemler tekrarlayacaktır. Tanjevic ile ekibi kesinlike hücümda farklı set varyasyonları üretip bunları takıma turnuvaya kalan sürede mutlaka ezberletmelidir. Kalan sürede takımımızı hazırlık maçlarında izledikçe yorumlarımı, oyuncu analizlerini, takım kurgusu hakkında yorumlarımı yapacağım.

Son olarak kendime özel düşüncemi de paylaşmak istiyorum ; 2001’deki finalde yaşandığını iddaa ettiğimiz hakem hatalarını lütfen bu turnuvada tekrar etmeyelim. Stojakovic’in, Drobnjak’ın ve Bodiroga’nın, Scepanovic’in yapmaya çalıştığı sert savunmayı Avrupa basketboluyle çok başarılı şekilde birleştiren Yugoslav ekolünü, bu sertliğe izin verip basketboldan aldığımız zevki katlayan hakemlere laf etmeyip sadece kendi oyunumuz ile ilgilenelim, başarı için çok ama çok çalışalım. Haydi 12 Dev Adam Güldür Yüzümüzü !

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder